| Bayezid-i Bistami Bayezidi Bistami hazretleri,  insanları Hakka dâvet eden, onlara doğru yolu gösterip, gerçek saadete  kavuşturan ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen büyük âlim ve velilerin  beşincisidir. Arifler sultanı diye meşhurdur. İsmi Tayfurdur. Üveysi idi.  Kendisinden kırk yıl önce vefat eden İmâm-ı Cafer-i Sadık hazretlerinin  ruhaniyetinden istifâde etti.113 âlimden ilim öğrenmiştir. Son derece âlim,  fâdıl ve edib idi.  Daha annesinin karnında iken  kerâmetleri görülmeye başladı. Annesi ona hâmile iken şüpheli bir şeyi ağzına  alacak olsa, onu geri atıncaya kadar karnına vururdu. Çocukken bir gün câmi  avlusunda oynuyordu. Şakik-i Belhi hazretleri, "Bu çocuk büyüyünce zamanının en  büyük velisi olacak." buyurdu. Hadis âlimlerinden bir zat, onu görünce çok  hoşuna gitti. "Güzel çocuk, namaz kılmasını biliyor musun?" dedi. Bayezid-i  Bistami, "Evet Allah dilerse becerebiliyorum." cevabını verince; "Nasıl?" diye  sordu. O da "Buyur yâ Rabbi! Emrini yerine getirmek üzere tekbir alıyor,  Kur'ân-ı kerimi tane tane okuyor, tazim ile rükuya varıyor, tevazu ile secde  ediyor, vedalaşarak selam veriyorum." deyince, o zat hayran kalarak; "Ey zeki  çocuk! Sende bu fazilet ve derin anlayış varken, insanların başını okşamalarına  niçin izin veriyorsun?" diye sordu. Ona, "Onlar beni değil, Allahü teâlânın beni  süslediği o güzelliği meshediyorlar. Bana ait olmayan bir şeye dokunmalarına  engel olmam uygun olur mu?" dedi. Anneye hizmetKüçük yaşta iken okumaya  başladı. Dikkatle derslerine devam ediyordu. Bir gün okuduğu bir âyet-i  kerimenin (Lokman suresi: 14) tesiri ile eve döndü. Annesi merak edip  niçin erken döndüğünü sorunca, şöyle cevap verdi: "Öğrendiğim bir ayet-i  kerimede, Allahü teâlâ, kendisine ve sana itaat etmemi emrediyor. Ya sana hep  hizmet edeyim veya beni serbest bırak, hep Allahü teâlâya ibadet ile meşgul  olayım." dedi. Annesi; "Sen beni bırak Allahü teâlâya ibadet et."  dedi. Bundan sonra, kendini Allahü teâlâya verdi, emirlerinin hiç birisini  yapmakta gevşeklik göstermedi; ama annesinin hizmetini de ihmal etmedi.  Annesinin küçük bir arzusunu, büyük bir emir kabul edip, her durumda yerine  getirmeye çalışırdı. Çünkü Allahü teâlânın emri de böyle idi.  Soğuk bir kış gecesi idi. Annesi  yatarken su istedi. O da hemen fırladı. Fakat testide su yoktu. Çeşmeye gidip,  testiyi doldurdu. Eve geldiğinde, annesinin tekrar uykuya dalmış olduğunu gördü.  Uyandırmaya kıyamadı. Testi elinde olduğu halde bekledi. Epey müddet sonra  annesi uyanıp "Su, su!" diye mırıldanarak uyandı. Oğlunun bu hâlini gören  annesi; "Yavrum, testiyi niçin elinde tutuyorsun?" dedi. O da, "Uyandığın zaman,  suyu hemen verebilmek için testi elimde bekliyorum." dedi. Annesi; "Ya Rabbi!  Ben oğlumdan râzıyım. Sen de râzı ol!" diye duâ etti. Belki de annesinin bu  duâsı sebebiyle, Allahü teâlâ ona evliyâlığın yüksek mertebelerine kavuşmayı  ihsan etti.  İbadet zevki Gençlikte yaptığı bâzı  ibâdetlerden zevk alamıyordu. Bu durumu annesine anlatırdı ve yetişmesinde,  terbiye edilmesinde bir kusur bulunup bulunmadığını sorardı. İçimde beni  Rabbimden alıkoyan bir şey hissediyorum. Fakat sebebini bilmiyorum." dedi.  Annesi epey düşündükten sonra, "Evlâdım tek şey hatırlıyorum. Sen daha küçüktün.  Komşulara oturmaya gitmiştim. Kucağımda iken ağlamaya başladın. Bir türlü  susturamadım. Seni susturmak için ocakta pişmekte olan tarhanaya komşudan  izinsiz parmağımı batırıp ağzına koydum." dedi. Bunun üzerine annesinden, o  komşuya gidip helallik dilemesini istedi. Annesi helalleştikten sonra  ibâdetlerinden zevk almaya başladı.  Bir gece seher vakti  Allah  dedi. Sonra düşüp bayıldı. Ayılınca, niçin bayıldığını sordular. (Sen kim  oluyorsun da ismimi ağzına alıyorsun? şeklinde bir ses gelir diye çok korktum da  onun için bayılmışım.) buyurdu. Biri, "Bu derecelere nasıl  kavuştunuz?" diye sordu. Ona "Her yerde Allahü teâlânın gördüğünü ve bildiğini  düşünüp, edebe riâyet etmekle." diye cevap verdi.   Bir gece  otururken ayaklarını  uzatmıştı. (Sultanla oturan edebini gözetmeli) diye bir ses duyup hemen  toparlanır.  Buyururdu ki: Allahü teâlâyı an,  dilini, başka işlerle uğraşmaktan koru. Nefsini hesaba çek. İlme yapış ve edebi  muhafaza et. Merhamet sahibi ve yumuşak ol. Allahü teâlâyı unutturacak her  şeyden uzak dur. Bir kimsenin, Allahü teâlâya olan sevgisinin gerçek olup  olmadığının alâmeti, kendisinde deniz misâli cömertlik, güneş misâli şefkat ve  toprak misâli tevâzu gibi üç hasletin bulunmasıdır. | 
7/23/2010
Bayezid-i Bistami
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
 
 
 


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder