4/13/2010

LÜGAT-T


T

taabbüd: ibadet etmek.

taabbüdî: ibadet etmekle ilgili.

taaccüb: şaşma.

taaddüd: adetlenme, sayıca artma.

taaddüdüzevcât: birden fazla evlilik.

taaffün: kokuşma.

taaffünât: kokuşmalar.

taahhüd: yüklenme, söz verme.

taakkul: akıl erdirme.

taalluk: ilgili olma, münasebet.

taallukât: ilgililer, yakınlar, akrabalar.

taallül: bahane arayarak işten kaçınma.

taallüm: ilim öğrenme.

taam: yemek, gıda.

taammüd: bilerek yapma.

taammül: amel etme, çalışma.

taammüm: umumileşme, genelleşme.

taannüd: inat etme, direnme.

taarruz: saldırma, sataşma.

taarrüf: tanışma, tanıma.

taarrüfât: tanıtmalar, tanımalar.

taassub: şiddetli taraftarlık.

taassubât: taassuplar.

taaşşuk: âşık olma.

taat: söz dinleme, ibadet.

taattuf: acıma, esirgeme.

taavvüz: sığınma.

taayyün: belirme, görünme.

taayyünât: belirmeler.

taayyüş: geçinme, beslenme, yaşama.

taazzum: büyüklenme.

tab: basma, baskı.

tâb: güç, tâkat.

tab: huy, yaradılış.

tabâbet: doktorluk.

tabaka: kat, katman.

tabakât: tabakalar.

tâbân: ışıklı.

tabân: yaradılıştan, yaradılış bakımından.

tabasbus: yaltaklanma.

tabasbusât: yaltaklanmalar.

tabayi: tabiatlar, temel özellikler.

tâbi: boyun eğen, uyan.

tâbî: kitap basan.

tabiat: yaradılıştan gelen temel özellik, yaradılış, huy, ilâhî kanunlar.

tabiatperest: tabiatı yaratıcı zanneden kimse.

tabib: doktor, hekim.

tabiî: tabiatla ilgili, kendiliğinden.

Tabiîn: sahabeleri görenler.

tabiiyet: uyma.

tabiiyyun: Allahın kanunu ve sanatı olan tabiatı ilâh sananlar.

tâbir: deyim, söz, yorum, ifade, anlatım.

tâbirât: tabirler.

tâbiûn: sahabeleri görenler.

tabla: kap, yiyecek sunulan kap.

tabu: uğursuz, hakkında konuşmaktan korkulan.

tabur: bölüklerden oluşan askerî birlik.

taburmisâl: tabur gibi.

tâbut: ölü konan sandık.

tâbutiyet: tabut gibi olma hâli.

tâc: taç.

tâcil: çabuklaştırma, acele ettirme.

tâcir: ticaret yapan.

tâciz: rahatsız etme, âciz hâle getirme.

tâdâd: sayma.

tâdil: yumuşatma, düzeltme, ılımanlaştırma.

tâdilât: düzeltmeler.

tâdilierkân: namazı dikkat ederek ve hakkını vererek kılmak.

tadlil: "azdı ve saptı" diye verilen hüküm, azdırma, saptırma.

tafaddul: üstünlük iddiası.

tafdil: üstün tutma.

tafra: sıçrama, atlama, yukarıdan atıp tutma.

tafsil: uzun uzadıya anlatma.

tafsilât: geniş açıklamalar.

tafsilen: ayrıntılı olarak, genişçe.

tafsilî: ayrıntılı, geniş açıklamalı.

Taftazanî: büyük bir kelâm âlimi.

tagaddi: gıdalanma, beslenme.

tagallüb: üstün gelme, zorbalık, baskı.

taganni: zenginleşme.

tagayyür: başkalaşma, dönüşme.

taği: azgın, haktan sapan, saptıran.

tağiyane: azgınca.

tağlib: galip getirme.

tağlit: yanıltma, bulandırma.

tağşiş: karıştırma.

tağut: azgın, sapkın, îmansız, ilâh gibi saygı gören, heykellerine bile saygı duyulan, sapan ve saptıran.

tağutî: tağutla ilgili.

tağyir: başkalaştırma, değiştirme, bozma.

tağyirât: tağyirler.

tahabbüb: sevgi gösterme.

tahaccür: taşlaşma.

tahaddi: meydan okuma.

tahaddüs: var olma.

tahaffuz: korunma.

tahakkuk: gerçekleşme.

tahakküm: hükmetme, zorbalık.

tahakkümî: delilsiz dâvâ.

tahalluk: ahlâklanma.

tahallüf: geride bırakılma.

tahallül: ayrışma.

tahallüs: kurtulma.

tahammuk: ahmaklaşma.

tahammül: sabretme, dayanma.

tahammülsûz: dayanma gücünü kıran.

tahammür: ekşime, fermentasyon.

tahannun: fazlaca acıma.

tahannün: inleme.

taharet: temizlik.

taharrî: arama.

taharriyât: aramalar.

taharrüf: sapma.

taharrük: hareketlenme.

tahassul: üreme.

tahassus: hususîleşme.

tahassün: sığınma.

tahassüngâh: sığınak.

tahassür: özleme.

tahassüs: duygulanma.

tahattur: hatırlama.

tahavvüf: korkma.

tahavvül: değişme.

tahavvülât: değişmeler.

tahayyül: hayâl etme.

tahayyür: şaşakalma.

tahayyüz: yer tutma.

tahazzün: birikme.

tahdid: sınırlama.

tahdîs: şükürle söyleme.

tahdîsinîmet: şükür için kendine verilen nimeti söyleme.

tahdiş: kurcalama.

tahfif: hafifleştirme.

tâhir: temiz.

tâhirât: temiz olanlar.

tahiyyât: hediyeler.

tahiyye: hediye.

tahkik: araştırma.

tahkikât: araştırmalar.

tahkikî: araştırmalı.

tahkim: hakem tayin etme, kuvvetlendirme.

tahkimât: tahkimler.

tahkimen: tahkim ile.

tahkir: aşağılama.

tahkirât: aşağılamalar.

tahkirkârâne: aşağılarcasına.

tahkiye: hikâye etme.

tahlil: çözümleme.

tahlilî: çözümlemeli.

tahlis: kurtarma.

tahliye: boşaltma, bırakma.

tahmid: hamdetme.

tahmidât: hamdetmeler.

tahmidnâme: medih ve şükür yazısı.

tahmik: ahmaklaştırma.

tahmil: yükleme.

tahmin: aşağı yukarı belirleme.

tahminî: tahminle ilgili.

tahrib: yıkma, yıkım.

tahribât: tahripler, yıkmalar.

tahribkâr: tahrip edici, yıkıcı.

tahribkârâne: tahrip edercesine.

tahric: çıkarma.

tahrif: bozma, harflerle oynayarak aslını değiştirme.

tahrifât: tahrifler, bozmalar.

tahrifkârane: tahrif ederek, bozarak.

tahrifdârâne: bozarak, bozarcasına.

tahrik: hareketlendirme, kışkırtma.

tahrikât: tahrikler.

tahrim: haram kılma.

tahrir: yazma.

tahriş: tırmalama, azdırma.

tahsil: edinme, derleme.

tahsilât: edinmeler, derlemeler.

tahsildâr: vergi derleyen.

tahsin: beğenme, güzel görme.

tahsinât: tahsinler, beğenmeler.

tahsinkârâne: beğenerek.

tahsis: biri için ayırma.

tahsisât: biri için ayırmalar.

tahsisen: birine ayırmakla.

tahşid: yığma, biriktirme, destekleme, kuvvetlendirme.

tahşidât: tahşidler.

taht: alt, aşağı.

taht: hükümdar koltuğu.

tahtelarz: yeraltı.

tahtelbahir: denizaltı.

tahtessıfır: sıfırın altı, eksi.

tahteşşuûr: şuuraltı.

tahtie: hatalı görme.

tahtiyet: alt oluş.

tahtnişin: tahta oturan.

tahvif: korkutma.

tahvil: değiştirme.

tahvilât: değiştirmeler.

tahzir: sakındırma.

tâib: tövbe eden.

tâife: bölük, gurup.

tâk: bina kemeri.

takaddüm: öncelik, öne geçme.

takaddüs: pek temiz olma.

takallüb: çevrilme, dönüşme.

takallüs: kasılma.

takarrüb: yaklaşma, yakınlaşma.

takarrür: kararlaşma, yerleşme.

takas: karşılıklı değişme.

tâkat: güç, kuvvet.

takattur: damlama.

takavvüs: yay gibi kavislenme.

takayyüd: bağlanma.

takazâ: başa kakma.

takbih: çirkin görme.

takbihât: çirkin görmeler.

takbil: öpme.

takdim: sunma, öne geçirme.

takdir: belirleme, ölçüleme, beğenme.

takdirât: takdirler.

takdirkâr: takdir eden.

takdirkârâne: takdir edercesine.

takdis: mukaddes tanıma.

takdisât: takdisler.

takdiskâr: takdisci.

takıyye: sakınma, çekinme.

takî: sakınan.

tâkib: izleme.

tâkibât: takipler, izlemeler.

taklid: benzemeye çalışma, öykünme.

takliden: taklit ederek.

taklidî: taklide dayalı.

taklidkârane: taklit ederek.

taklil: azaltma.

takrî: azarlama, telaşlandırma.

takrib: yaklaştırma, yaklaşık.

takriben: yaklaşık olarak.

takribî: yaklaşık.

takrir: anlatma, kararlaştırma.

takriz: bir eserin medih yazısı.

takriznâme: bir eseri metheden yazı.

taksim: bölme.

taksimât: bölmeler.

taksimülâmâl: iş bölümü.

taksir: kısaltma, kusur, günah.

taksirat: kusurlar, günahlar.

taktaka: tıktıka, taş sesi.

takti: kesme, kesik kesik okuma.

taktik: plânlı hareket.

takvâ: günahlardan sakınma.

takvâdârâne: günahlardan sakınırcasına.

takvim: düzeltme, şekillendirme.

takviye: kuvvetlendirme, destekleme.

takyid: sınırlama, bağlama.

takyidâd: sınırlamalar, bağlamalar.

talâk: boşama.

talâkat: düzgün sözlülük.

tâlân: çapul, yağma.

taleb: talep, isteme, istek.

talebe: isteyen, öğrenci.

tâlî: ikinci derecede.

tâli: kısmet, talih.

tâlia: öncü, kılavuz.

tâlib: isteyen, istekli.

thalik: asma, geciktirme.

tâlikan: askıya alarak, bekleterek.

tâlikât: kitap okurken hatıra gelen mânâları not ederek yazılan eser.

tâlil: sebeplendirme, sebep gösterme.

tâlim: öğretme, alıştırma.

tâlimât: talimler, öğretmeler, idmanlar, emirler.

tâlimgâh: talim yeri.

tâlimhâne: öğrenme evi.

tâlimiesma: isimleri öğretme.

taltif: gönül okşama, lütuf etme.

taltifat: gönül okşamalar.

tamâ: açgözlülük, aşırı istek.

tamah: açgözlülük.

tamâkâr: tamahkâr, açgözlü.

tamâkârane: açgözlü biri gibi.

tamam: eksiksiz, bütün.

tamamiyet: tam olma.

tamik: derinleştirme, iyice inceleme.

tâmim: genelleştirme, genelge.

tamir: onarım.

tamirât: onarımlar.

tâmme: tam, bütün.

tâmmen: tam olarak.

tamsetmek: belirsiz kılma, silme.

tân: yerme, ayıplama.

tango: şarkılı bir dans.

tânif: şiddetle azarlama.

tanîn: tınlama, arı vız vızı.

tanînendâz: tınlayan.

tansif: yarı yarıya bölme.

tansis: dinî temellere dayandırarak hüküm verme.

tansiyon: kan basıncı.

tantana: gösteriş, gürültü.

tanzif: temizleme.

tanzifât: temizlemeler.

tanzim: düzenleme.

tanzimât: düzenlemeler.

tanzir: benzerini yapma.

tarab: sevinçlilik.

taraf: yan, yön.

tarafdar: taraf tutan.

tarafdarane: taraf tutarcasına.

tarafeyn: iki taraf.

tarafgîr: taraf tutan.

tarafgîrâne: taraf tutar gibi.

tarassud: gözetleme.

tarassudât: gözetlemeler.

tarâvet: tazelik.

tarâvetdâr: taze.

tard: reddetme, kovma.

tardetmek: kovmak.

tarf: göz, nazar, bakış.

tarfetülayn: göz açıp kapayıncaya kadar.

târık: belâ, yıldız.

tarif: tanım, tanıtma.

tarifat: tarifler, tanımlar.

tarife: tanıtma yazısı.

tarifename: tanıtma yazısı.

tarifname: tanım yazısı.

tarihçeihayat: hayat tarihi.

tarihvari: tarih gibi.

târik: terkeden.

tarîk: yol, tarz, metod.

tarîkât: ibadet ve zikirlerle kalben ilerleme yolları.

târiküddünya: dünyayı terkeden.

târiküssalât: namazı terkeden.

târiz: dokundurma.

târizen: dokundurarak.

tarraka: gümbürtü.

tarrar: yankesici.

tarsin: sağlamlaştırma.

târümâr: darmadağın.

tarz: biçim, yol, metod.

tarziye: özür dileme.

tasadduk: sadaka verme.

tasaffi: saflaşma, durulma.

tasallub: katılaşma.

tasallut: sataşma.

tasannu: yapmacık.

tasannuât: yapmacıklar.

tasannuen: yapmacık olarak.

tasannuf: yapmacık sınıflandırma.

tasannukârane: yapmacıklı.

tasarruf: kullanma, artırma.

tasarrufât: tasarruflar.

tasavvuf: kalbi dünyadan arındırma yolu, tarikat.

tasavvufî: tasavvufla ilgili.

tasavvur: tasarlama.

tasavvurât: tasarlamalar.

tasavvuren: tasarlayarak.

tasaykul: cilâlanma.

tasdî: sıkma, rahatsız etme.

tasdîk: onaylama, doğrulama.

tasdîkan: onaylayarak.

tasdîkât: tasdikler, onaylamalar.

tasdîkgerde: tasdik edilen.

tasdîkkârâne: tasdik edercesine.

tasfiye: saflaştırma, arındırma.

tasgir: küçültme.

tashih: düzeltme.

tashihât: tashihler, düzeltmeler.

tâsian: dokuzuncusu.

taskil: cilâlama.

taslit: musallat etme, sataştırma.

tasnî: düzme, uydurma.

tasnîât: düzmeler, uydurmalar.

tasnif: sınıflandırma.

tasnifât: sınıflandırmalar.

tasrif: çekip çevirme, çekim.

tasrih: açıkça anlatma.

tasrihât: açıkça anlatmalar.

tasrihen: açıkça belirterek.

tastir: yazı yazıp satırlar oluşturma.

tasvib: uygun görme.

tasvir: resmini yapma, resim, zihinde canlandırma.

tasvirât: tasvirler.

Taşnak: Ermenilerin kurduğu bir örgüt.

taşra: istanbul dışındaki yerler.

Tatar: bir Müslüman Türk kabilesi.

tatbik: uygulama.

tathir: temizleme.

tatil: çalışmaya ara verme.

tâtil: inkâr, îmansızlık.

tatilieşgal: işi bir yana bırakma, dinlenme.

tatlik: boşama.

tatmin: ikna etme, manen doyurma.

tatminkâr: tatmin edici.

tatvil: uzatma.

tatyib: hoş etme.

tâun: veba, salgın hastalık.

tavaf: etrafını dolaşmak, ziyaret.

tavaggul: bir işe kendini tamamen verme.

tavâif: guruplar, bölükler.

tavân: isteyerek.

tavassut: aracılık, vasıtalık.

tavattun: vatan edinme.

tavazzu: su hâline getirme.

tavazzuh: açıklanma, aydınlanma.

tavır: hâl, sûret, davranış.

tâvik: geciktirme, ilerletmeme.

tavîl: uzun.

tâviz: karşılık, bedel.

tavk: güç, tâkat.

tavla: ahır.

tavr: tavır, davranış.

tavren: tavırla, davranış olarak.

tavsif: niteleme, özelliklerini söyleme.

tavsifât: nitelemeler.

tavsifnâme: özellikleri belirten yazı.

tavus: süslü bir kuş.

tavzif: görevlendirme.

tavzifât: görevlendirmeler.

tavzih: açıklama.

tayerân: uçma.

tayf: hayâlî görüntü.

tayın: gıda, ekmek, yiyecek.

tayınat: tayınlar, gıdalar.

tâyib: ayıplama.

tâyin: yerini belirleme, atama.

tayinât: tayinler, belirlemeler.

tayr: kuş.

tayy: atlama, kaldırma.

tayyar: uçucu.

tayyare: uçak.

tayyetmek: geçmek, atlamak, kaldırmak.

tayyımekân: bir yerdeyken birdenbire başka yerde olmak.

tayyızaman: bir zamandan birdenbire başka zamana geçmek.

tayyib: iyi, hoş, güzel.

tayyibât: tayyibler.

tayyibe: iyi, güzel, hoş.

tazammun: içine alma.

tazarrû: yalvarmak, yakarış.

tazarrûât: yalvarmalar.

tâzib: azap etme.

tâzif: artırma.

tâzim: büyük tanıma.

tâzimkârane: büyük tanıyarak.

tâzir: azarlama.

tâziyâne: eziyet edercesine.

taziye: yakını ölen üzgün birini teselli etme.

taziyenâme: taziye mektubu.

tâziz: şereflendirme.

tazmin: zararı ödeme.

tazminât: zarara karşılık verilen para.

tazyîk: baskı, sıkıştırma.

tazyîkât: tazyikler, baskılar, sıkıştırmalar.

teahhur: geri kalma.

teakub: birbirini izleme.

teâlâ: namı büyük.

teâlî: yücelme.

teâmî: anlamaz gibi görünme.

teâmül: alışılmış biçim.

teânuk: sarılma.

teanüd: inatlaşma.

tearrüf: araştırarak öğrenme.

teâruz: zıtlık, zıtlaşma.

teâruzan: zıtlaşarak.

tearüf: bilinme, tanınma.

teâti: alıp verme.

teâvün: yardımlaşma.

tebâ: uyma.

tebaa: uyruk, uyanlar.

tebâdül: değişme.

tebâdür: birdenbire aklına gelme.

tebah: mahvolmuş, yıkılmış.

tebahhur: buharlaşma.

tebâiyyet: uyma.

tebân: ikinci derecede.

tebârek: mübarek etsin!

tebârüd: soğuma.

tebârüz: belirme, görünme.

tebâud: uzaklaşma.

tebâyün: uymazlık, zıtlık.

tebcil: ağırlama, yüceltme.

tebdil: değiştirme.

tebe: tabi olanlar, uyanlar.

tebean: uyarak.

tebeddül: değişme, değişim.

tebeddülât: değişmeler.

tebeî: asıl olmayan, dolaylı.

tebelbül: dil karmaşası.

tebellüğ: anlayıp almak.

tebellür: billurlaşma.

teberri: arınma, uzaklaşma.

teberrû: bağış.

teberrûât: bağışlar.

teberrük: bereket umma.

teberrüken: bereket umarak.

tebessüm: gülümseme.

tebessümkârane: gülümsercesine.

tebeyyün: belli olma, belirme.

tebîd: uzaklaştırma.

tebîz: ayırma, bölme.

tebkit: azarlama, susturma.

tebligât: tebliğler, bildiriler.

tebliğ: ulaştırma, bildirme, ilâhî emirleri insanlara anlatma.

tebliğnâme: tebliğ yazısı.

tebrie: arındırma.

tebrik: bereket dileme, kutlama.

tebrikât: tebrikler.

tebriknâme: tebrik mektubu.

tebşir: müjdeleme.

tebşirât: müjdelemeler.

tebtil: hakka yönelme.

tebyin: belirtme.

tebyiz: temize çekme.

tebzir: malı saçıp savurma.

tecâhül: bilmezlikten gelme.

tecânüb: sakınma.

tecânüs: aynı türden olma.

tecârüb: tecrübeler.

tecâvüb: cevaplaşma.

tecâvüz: sınırı aşma, saldırma.

tecâvüzât: tecavüzler, saldırmalar.

tecâzüb: karşılıklı çekicilik.

tecdîd: yenileme, tazeleme.

tecebbür: zorbalaşma.

teceddüd: yenilenme.

teceddüdî: yenilenmekle ilgili.

teceddüdperver: yeniliksever.

tecellî: görünme, belirme.

tecellîdâr: görünen, beliren.

tecellîgâh: belirme yeri.

tecellîyât: görünmeler, belirmeler.

tecellüd: cesur görünmeye çalışma.

tecemmû: toplanma.

tecemmüd: donma, katılaşma.

tecemmül: güzelleşme.

tecennüb: sakınma, uzak durma.

tecennün: delirme.

tecerrüd: soyutlanma, ayrılma.

tecessüd: cesetlenme.

tecessüdiyet: cesetlenme hâli.

tecessüm: cisimleşme, cisim hâlinde görünme.

tecessüs: gizlice araştırma.

tecevvüf: içi boş olma.

tecezzî: ayrışma, ufalanma.

techil: cahil sayma.

techiz: donatma, cihazlandırma.

techizat: techizler, donatmalar.

têcil: erteleme.

teclid: ciltleme.

tecrîd: soyutlama, yalnız bırakma.

tecrîdât: tecritler, ayınmalar.

tecrîdhâne: tek kişilik yer.

tecrübât: tecrübeler.

tecrübe: deneyim, deney.

tecrübeten: tecrübeyle.

tecrübevârî: tecrübe eder gibi.

tecsim: cisimlendirme.

tecvid: usûlüne uygun okuma.

tecviz: caiz görme, izin verme.

tecziye: cezalandırma.

tedâbir: tedbirler, önlemler.

tedâfü: savunma.

tedâfüî: savunmayla ilgili.

tedâhül: birbirine girme.

tedâi: çağrışım.

tedârik: edinme, ele geçirme.

tedârikât: edinmeler.

tedâvi: iyileştirmeye çalışma.

tedâvül: dolaşım, sürüm.

tedbir: önlem.

tedebbür: sonunu düşünme.

tedehhüş: korkma, ürperme.

tedellî: inme, eğilme.

tedenni: alçalma, inme.

tedenniyât: alçalmalar.

tederrüc: adım adım ilerleme.

tederrüs: ders alma.

tedhiş: korkutma.

têdib: edeplendirme.

têdiye: ödeme.

tedkik: inceleme.

tedkikat: tedkikler, incelemeler.

tedlis: sattığı malın ayıbını gizleyerek aldatma.

tedric: derece derece ilerleme.

tedricen: derece derece.

tedricî: derece derece olan.

tedrîs: ders verme, öğretme.

tedrîsât: ders vermeler.

tedvîn: derleyip düzenleme.

tedvîr: döndürme, yönetme.

teehhül: evlenme.

teehhür: gecikme, geriye kalma.

teellüm: acı hissetme.

teellümât: acı hissetmeler.

teemmel: iyice düşün!

teemmül: iyice düşünme.

teennî: düşüne düşüne iş yapma.

teennuk: kusursuz yapılış.

teessüf: eseflenme, üzülme.

teessür: etkilenme, üzülme.

teessürât: etkilenmeler, üzülmeler.

teessüs: kurulme, yerleşme.

teeyyüd: desteklenme.

teezzi: incitme.

tefaddul: üstünlük taslama.

tefâhur: iftihar etme.

tefâni: birbirinde fani olma.

tefârık: güzel bir koku.

tefârik: ayırmalar, ufak şeyler.

tefârikulasâ: bir olmakla beraber türlü faydaları bulunan.

tefâsir: tefsirler, yorumlar.

tefâul: birbirinin fiilinden etkilenme.

tefâvüt: farklılık.

tefehhüm: fehmetme, anlama.

tefekküh: meyve.

tefekkür: fikretme, düşünme.

tefekkürât: tefekkürler, düşünmeler.

tefekkürî: düşünmekle ilgili.

tefekkürnâme: tefekkür yazısı.

tefelsüf: filozoflaşma.

tefennün: fen öğrenme.

teferru: dallanma, ayrılma.

teferruât: ayrıntılar.

teferrüc: rahatlama, gezme.

teferrüh: ferahlanma.

teferrüs: iyice anlama.

teferûn: firavunlaşma.

tefessüh: bozulma, çürüme.

tefeül: fal açma, uğur sayma.

tefevvuk: üstünlük.

tefeyyüz: feyizlenme.

tefhim: anlatma.

tefîl: fiilleri etken hâle getiren kalıp.

tefrî: kısım kısım ayırma.

tefrigat: kısım kısım boşaltıp yer açma.

tefrîh: ferahlandırma.

tefriî: ayrıntılamakla ilgili.

tefrik: ayırma, seçme.

tefrika: ayrılık, dizi yazı.

tefriş: döşeme, yayma.

tefrit: normalin altı.

tefsik: günaha sürükleme.

tefsir: yorum, açıklama, âyetlerin izahı.

teftiş: kontrol etme.

tefviz: işi birine bırakma.

tegaddi: gıdalanma, beslenme.

tegafül: bilmez görünme.

tegalgul: çetinlik, güçlük.

tegallüb: galip olma, zorbalık, kuvvete dayalı baskı.

teganni: şarkı söyleme, bir metni müzik eserini andırır biçimde okuma.

tegayür: uymazlık.

tegayyür: başkalaşma, dönüşme.

tegayyürat: başkalaşmalar.

tehacüm: saldırma.

tehacümât: saldırmalar.

tehalüf: uymama, zıtlık.

tehannün: merhametle nimetlendirme.

teharrük: hareketlenme.

tehâsüm: düşmanlık.

tehattüm: pek gerekli olarak.

tehavün: ağırdan alma.

tehcir: zorla göç ettirme.

tehdid: gözdağı varma.

tehdidane: tehdit ederek.

tehdidât: gözdağı vermeler.

tehdidkâr: tehdit edici.

tehditkârâne: tehdit edercesine.

teheccüd: gece namazı.

tehekküm: alay, azarlama.

tehevvün: aşağılanma.

tehevvür: düşüncesizce hareket.

tehevvüs: heveslenme.

teheyyüc: coşma.

têhir: erteleme.

tehlike: korkulan durum.

tehlil: "lâilâhe illallah" demek.

tehvil: korkutma.

tehvin: kolaylaştırma.

tehyic: coşturma, heyecanlandırma.

tehzib: temizleme, düzeltme.

tekabbel: kabul etsin.

tekabül: karşılıklı olma.

tekaddüm: öne geçme.

tekâlif: teklifler, yükler.

tekallüd: kuşanma, üzerine alma.

tekallüs: kasılma.

tekâmül: olgunlaşma.

tekarüb: yakınlaşma.

tekâsüf: yoğunlaşma.

tekâsül: üşenme, tembellik.

tekâsülî: üşenmekle ilgili.

tekâsür: çoğalma.

tekatû: kesişme.

tekaüd: emeklilik.

tekavvüs: eğilme, bükülme.

tekbir: "Allahüekber" demek.

tekbirat: tekbirler.

tekdir: uyarma, azarlama.

tekebbür: büyüklenme.

tekebküp: köpekleşme.

tekeddür: bulanıklık, kederlenme.

tekeffül: kefil olma.

tekellüf: zorlanma, özenme.

tekellüfât: zorlanmalar, özentiler.

tekellüfkârâne: gösterişe kapılırcasına.

tekellüm: konuşma.

tekellümât: konuşmalar.

tekellümen: konuşarak.

tekemmül: olgunlaşma.

tekemmülât: olgunlaşmalar.

tekerrür: tekrarlanma.

tekessür: çoğalma.

tekevvün: var olma.

tekeyyüf: nitelik kazanma.

tekfir: birine kâfir demek.

tekid: kuvvetlendirme.

tekke: zikir yeri, tarikat evi.

teklif: görev yükleme, önerme.

teklifât: teklifler.

tekmil: olgunlaştırma, bitirme.

teknik: maddî ilimlerin uygulaması.

teknoloji: teknik bilgiler.

tekrarât: tekrarlar.

tekrim: ikram etme.

tekrimât: ikram etmeler.

tekrir: tekrarlama.

teksif: koyulaştırma, yığma.

teksir: çoğaltma.

tekvin: var etme.

tekvinen: var etmekle.

tekvinî: yaratmakla ilgili.

tekvir: sarma, toplama.

tekye: zikir evi, tekke.

tekzib: yalanlama.

telâffuz: söyleyiş, diksiyon.

telâfi: eksiği giderme.

telâfif: lif lif olma, kıvrımlar.

telâhuk: katılma, eklenme.

telâkî: kavuşma.

telâkkî: anlayış, anlama.

telâkkîyât: anlayışlar, anlamalar.

telâtum: vuruşma, çarpışma.

telâzum: gerekirlik.

telbis: giydirme.

telbiye: lebbeyk demek.

telebbüs: giyinme.

telef: zayi olma, ölüm.

telehhüf: ah etme.

telêlü: parıldama.

telemmû: ışıldama.

telemmüz: talebelik.

telepati: gelecekte veya uzaktaki bir hâdiseyi hissetme hâli.

teleskop: gök dürbünü.

televvün: renkten renge girme.

televvüs: kirlenme, pislenme.

telezzüz: lezzet alma.

telezzüzat: lezzet almalar.

telhis: özetleme.

têlif: kaynaştırma, eser yazma.

têlifât: telifler.

telîn: lânetleme.

telkib: lâkap takma.

telkih: dölleme, aşılama.

telkin: aşılama.

telkinat: aşılamalar.

telmih: metinde sözü edilmeyen bir şeye işaret etmek.

telmihen: telmihle.

telvih: açıklama, kinayeli söyleyiş.

telvihât: telvihler, kinayeli söyleyişler.

telvihen: açıklayarak.

telvihî: açıklamalı.

telvis: kirletme, pisletme.

telyin: yumuşatma.

telziz: lezzetlendirme.

temâdi: sürüp gitme.

temanü: çatışma.

temas: dokunma, değme.

temâsil: timsaller, semboller.

temâsül: misil olma, benzeyiş.

temâşâ: seyretme.

temâşâgâh: seyir yeri.

temâşâger: seyirci.

temâyül: meyletme, eğilim.

temâyülât: meyletmeler, eğilimler.

temayüz: kendini gösterme.

temazüc: kaynaşma.

temcid: Allahın büyüklüğünü bildirme.

temdid: devam ettirme.

temdidâd: devamlar, uzatmalar.

temeddüh: kendini övme.

temeddühkârâne: kendini övercesine.

temeddün: medenîleşme.

temehhuz: bir şeyin safileşip olgunlaşması.

temekkün: yerleşme.

temelluk: yaltaklanma.

temellukkârâne: yaltaklanırcasına.

temellük: mal edinme, sahiplenme.

temennâ: el selâmı.

temennî: dileme, isteme.

temerküz: merkezleşme.

temerrüd: direnme.

temessük: tutunma, yapışma.

temessül: yansıma, görünme.

temessülât: yansımalar.

temevvüc: dalgalanma.

temevvücât: dalgalanmalar.

temevvücsâz: dalgalandıran.

temeyyü: sıvılaşma, sulanma.

temeyyüz: kendini gösterme.

temhid: hazırlama, döşeme.

temhir: mühürleme.

têmin: edinme, güvenlik.

têminât: güvence.

temkin: ölçülü hareket.

temlik: mülk edindirme.

temme: bitti.

temrin: alıştırma.

temsil: misal verme.

temsilât: temsiller.

temsilî: temsile dair.

temyiz: ayırma, seçme.

temyizen: ayırarak, seçerek.

temzic: kaynaştırma.

tenâfür: karşılıklı nefret.

tenaggum: nağme yapma.

tenâhi: bitme, tükenme.

tenâkus: eksilme.

tenâkuz: çelişki.

tenâkür: inkâr etme.

tenâsi: unutma.

tenâsüb: uygunluk.

tenâsüh: ruhun bedenden bedene geçmesi, sapık bir inanç.

tenâsühvârî: tenasüh gibi.

tenâsül: türeme, üreme.

tenâtüc: neticelenme.

tenâum: nimetlenme.

tenâvül: beslenme olayı.

tenâzu: niza etme, çekişme.

tenâzur: bakışma, simetri.

tenbelkârâne: tembelce.

tenbih: uyarma, nasihat.

tenbihât: tenbihler, uyarmalar.

tenebbüh: uyanış.

tenebbüt: büyüme, yetişme.

teneffür: nefret etme.

teneffüs: soluk alma, dinlenme.

tenevvü: çeşitlenme.

tenevvüât: çeşitlenmeler.

tenevvüm: uyuklama.

tenevvür: nurlanma, parlama.

tenezzüh: temizlik, gezinme.

tenezzühgâh: gezinti yeri.

tenezzül: isteyerek inme.

tenezzülât: tenezzüller.

tenezzülen: tenezzül ederek.

tenfir: nefret ettirme.

tenfiz: uygulama, etkileme.

tenha: ıssız yer.

tênis: ısındırma, okşama.

tenkıs: noksanlaştırma.

tenkid: eleştiri, değerlendirme.

tenkidât: eleştiriler.

tenkidkâr: eleştirici.

tenkidkârâne: eleştirircesine.

tenkil: tepeleme, sindirme.

tenkir: belirsizleme, yadırgama.

tenkirât: yadırgamalar.

tenmiye: büyütme, yetiştirme.

tenperver: rahatına düşkün, tembel.

tensib: uygun görme.

tensik: düzenli dizme.

tentene: dantela, delikli örgü.

tenvim: uyutma.

tenvin: kelime sonunu "nun" ile bitiren işaret.

tenvir: nurlandırma, aydınlatma.

tenvirât: nurlandırmalar.

tenzih: kusur kondurmama.

tenzil: indirme.

teradüf: eş anlamlılık.

terahhum: merhamet etme.

terahhumât: merhamet etmeler.

terâhî: gevşeklik.

terâkib: tamlamalar.

terakki: ilerleme, yükselme.

terakkivârî: terakki eder gibi.

terakkiyât: ilerlemeler.

teraküm: birikme.

terâne: nağme.

terâvih: oruç namazı.

terbiye: eğitim, öğretim.

terbiyegâh: terbiye yeri.

terbiyegerde: terbiye eden.

terbiyehane: terbiye evi.

terbiyekârane: terbiye edercesine.

terbiyename: terbiye yazısı.

terbiyet: terbiye.

terbiyevî: terbiye ile ilgili.

terceman: tercüme eden.

terceme: tercüme, çevirme.

tercih: üstün tutma, seçme.

tercihan: üstün tutarak, seçerek.

tercihat: tercihler, seçmeler.

tercüman: tercüme eden.

tercüme: bir sözü bir dilden başka dile çevirme.

terdâd: tekrar.

tereccüh: üstün gelme.

tereddi: gerileme, soysuzlaşma.

tereddüd: kararsızlık.

tereffu: yükselme.

tereke: ölen kişinin bıraktıkları.

terekküb: birleşme, karışma.

terekküben: birleşmekle.

terennüm: ötme, şarkı söyleme.

terennümât: terennümler.

teres: pezevenk.

teressüb: süzülme, dibe inip birikme.

teressüm: resimlenme.

tereşşuh: sızıntı.

tereşşuhât: sızıntılar, belirtiler.

terettüb: sıralanma, gerekme.

terfî: yükselme.

terfîan: yükselerek.

terfik: arkadaş etme.

tergib: isteklendirme.

tergibât: isteklendirmeler.

terhib: korkutma.

terhis: izin verme, salıverme.

terhisât: terhisler.

terim: özel anlamlı kelime.

terk: bırakma, vazgeçme.

terkib: birleştirme, tamlama.

terkibât: terkibler, birleştirmeler.

terkim: rakamlandırma.

terör: yıldırma, korkutma.

tersâne: gemi yapılan yer.

tersib: tortulaştırma.

tersim: resimleme.

tersimât: resimlemeler.

tertib: dizme, düzenleme.

tertil: tane tane ve düşünerek okuma veya konuşma.

tervic: revaç verme, değerini artırma, geçerli kılma.

terzik: rızıklandırma.

terzil: rezil etme.

tesadüf: rast gelme.

tesadüfî: tesadüfle ilgili, rast gele.

tesadüm: çarpışma.

tesâhub: sahiplenme.

tesakutan: birbiri ardına düşerek.

tesallüb: katılaşma.

tesâmuh: hoş görme.

tesânüd: dayanışma.

tesavir: tasvirler.

tesbih: "sübhanallah" demek.

tesbihât: tesbihler, namazdan sonra okunanlar.

tesbihhân: tesbih eden.

tesbihî: tesbihle ilgili.

tesbihkârâne: tesbih edercesine.

tesbit: yerleştirme, görüp göstermek.

tescil: sicile geçirme.

teselli: avunma, avutma.

tesellibahş: teselli bahşeden.

tesellidar: teselli edici.

tesellidârâne: teselli edercesine.

tesellikâr: tesellici.

tesellikârâne: teselli olurcasına.

teselliyâtdârâne: teselli edercesine.

tesellüm: verileni geri almak.

teselsül: zincirleme, ard arda gelme.

teselsülen: zincirleme olarak.

tesemmüm: zehirlenme.

tesettür: örtünme.

tesêül: dilenme.

teseyyüb: üşenme.

tesfih: sefih görme, kıt akıllı sayma, eğlence düşkünü olarak tanıma.

teshil: kolaylaştırma.

teshilât: kolaylaştırmalar.

teshîr: büyüleme, esir etme, emir altına alma.

teshîrât: teshirler.

tesid: kutlama.

têsir: etki, iz bırakma.

têsirât: tesirler, etkiler.

têsis: kurma, kuruluş.

teskin: sakinleştirme, yatıştırma.

teslih: silahlandırma.

teslim: tamamen verme.

teslimat: teslimler, vermeler.

teslimiyet: teslim olma.

teslimkârâne: teslim olarak.

teslis: Hıristiyanların üç ilâh inancı.

teslisiyet: Hıristiyanların üç ilâha inanmaları.

tesmim: zehirleme.

tesmiye: isimlendirme, adlandırma.

tesrî: hızlandırma.

tesvi: genişletme, yayma.

tesvid: müsvedde yazma.

tesviye: düzleme, dengeleme.

teşâbüh: birbirine benzeme, benzerlik.

teşahhus: şahıslanma, belirme.

teşahhusat: teşahhuslar.

teşâub: şube şube olma.

teşâur: şairlik taslama.

teşbih: benzetme.

teşbihât: benzetmeler.

teşbihperest: benzetme düşkünü.

teşcî: şecaatlandırma, cesaret verme.

teşdid: şiddetlendirme.

teşebbüh: benzeme.

teşebbüs: bir işe girişme.

teşebbüskârâne: işe girişircesine.

teşeddüt: şiddetlenme.

teşeffi: intikam alma, kalbi buz gibi olma.

teşehhi: iştahla isteme.

teşehhüd: şehadet getirme, namazda oturma.

teşekki: şikayet etme.

teşekkiyat: şikayet etmeler.

teşekkük: kuşkulanma.

teşekkül: şekillenme, oluşma.

teşekkülât: şekillenmeler, oluşmalar.

teşekkür: şükretme.

teşekkürât: teşekkürler.

teşekkürnâme: teşekkür yazısı.

teşerrüb: içme.

teşerrüf: şereflenme.

teşettüt: dağınıklık, çatallaşma.

teşêüm: kötüye yorma.

teşevvüş: karışıklık, bulanıklık.

teşevvüşât: bulanıklıklar.

teşeyyû: şiîleşen.

teşhir: serme, gösterme.

teşhirgâh: sergi yeri.

teşhis: şahıslandırma, tanıma.

teşkik: kuşkulandırma.

teşkikât: kuşkulandırmalar.

teşkil: biçimlendirme, oluşturma.

teşkilât: teşkiller, örgüt.

teşmil: genelleştirme, kaplama.

teşmiyet: aksırana dua etmek.

teşne: susamış, pek istekli.

teşniat: ayıplamalar, çirkin bulmalar.

teşrî: kanun yapma.

teşrif: şereflendirme.

teşrifat: şereflendirmeler.

teşrih: açma, açıklama.

teşrihat: açıklamalar.

teşriî: şeriatla ilgili.

teşrik: ortak etme.

teşrikimesâî: iş birliği.

Teşrînievvel: Ekim ayı.

Teşrînisani: Kasım ayı.

teşt: büyük su kabı.

teşvik: isteklendirme.

teşvikhat: isteklendirmeler.

teşvikkârâne: isteklendirircesine.

teşviş: karıştırma, bulandırma.

teşyî: uğurlama, yolcu etme.

teşyid: sağlamlaştırma.

tetâbuk: uygunluk.

tetâbukât: uygunluklar.

tetahhur: temizlenmiş olma.

tetâvül: uzama.

tetebbû: araştırma, inceleme.

tetebbuât: araştırıp incelemeler.

tetimmât: tamamlayan ekler.

tetimme: tamamlama, tamamlayan ek.

tevâbî: bağlı olanlar, uyanlar.

tevâfuk: uygunluk.

tevâfukât: uygunluklar.

tevaggul: çokca meşgul olma.

tevahhud: teklik, birlik.

tevahhuş: korkma, ürkme.

tevaif: taifeler, guruplar.

tevâkki: çekinme, korunma.

tevakkuf: durma, duraklama.

tevâli: uzama, devam.

tevârih: tarihler.

tevârüs: miras intikali.

tevâtür: yalan söylemez kimselerin ittifakla verdikleri kuvvetli haber.

tevâzu: alçakgönüllülük, isteyerek mertebesinin altında görünme.

tevâzukârâne: tevazu edercesine.

tevâzün: dengelilik, tartılılık.

tevbe: günahı için af dileyip bir daha işlememeye niyetlenme.

tevbegâh: tevbe yeri.

tevbekâr: tevbe eden.

tevbih: azarlama.

tevcih: yöneltme.

tevcihât: yöneltmeler.

tevdî: bırakma, emanet verme.

teveccüh: yönelme, ilgi gösterme.

teveddüd: kendini sevdirme.

teveddüdât: kendini sevdirmeler.

tevehhüm: kuruntu etme.

tevehhümkârâne: kuruntu edercesine.

tevehhün: gevşeme.

tevekkelnâalallah: Allaha tevekkül ettik.

tevekkeltüalallah: Allaha tevekkül ettim.

tevekkül: vekil etme, gerekeni yaptıktan sonra neticeyi Allaha bırakma.

tevekkülvârî: tevekkül ederek.

tevellüd: doğum, doğma.

tevellüdât: doğumlar, doğmalar.

tevêm: ikiz.

tevessü: genişleme, yayılma.

tevessül: başvurma, sarılma.

tevessüm: iyice anlatma.

tevesvüs: vesvese etme.

tevfîk: insan iradesiyle ilâhî iradenin birbirine uygunluğu.

tevfîkan: uymakla.

tevfiz: işi başkasına bırakma.

tevhid: birleme, Allahın birliğine inanma.

tevhidî: tevhidle ilgili.

tevhidkârâne: birleyerek.

tevhîş: ürkütme, korkutma.

têvil: sözü çevirme, ayrı mânâ verme.

têvilât: teviller.

tevkif: alıkoyma, durdurma.

tevkifhane: hapishane, tutukevi.

tevkifname: tutuklama yazısı.

tevkil: vekil tayin etme.

tevlid: doğurma, ürün verme.

Tevrat: Musa aleyhisselâma inen ilâhî kitap.

tevsî: genişletme.

tevsik: belgeleme.

tevsim: adlandırma, mühürleme.

tevsit: birini araya koyma.

Tevvab: tevbeyi kabul eden, Allah.

tevzî: dağıtma, paylaştırma.

tevziat: tevziler, dağıtmalar.

tevzin: dengeleme.

tevziniyet: dengelilik.

teyakkun: tam bilme.

teyakkuz: uyanıklık.

teyemmüm: su yoksa toprakla temizlenme.

teyemmün: uğur sayma.

têyid: destekleme, kuvvetlendirme.

têyiden: desteklemekle.

tezâd: zıtlık, aykırılık.

tezâdî: tezatla ilgili.

tezâhüm: sıkışma, yığılma.

tezâhür: belirme, görünme.

tezâhürât: görünmeler, gösterişler.

tezâuf: kat kat oluş.

tezâyüd: ziyadeleşme, artma.

tezebzüb: kararsızlık.

tezehhüd: dünyadan elini eteğini çeker görünme.

tezekki: manen temizlenme.

tezekkür: zikretme, anma.

tezellül: zillete düşme, alçalma.

tezelzül: sarsılma.

tezevvüc: evlenme.

tezevvücât: evlenmeler.

tezeyyüd: çoğalma.

tezeyyün: zinetlenme, süslenme.

tezgâh: dokuma aleti, işyeri.

tezhib: yaldızlama, süsleme.

tezkâr: anma, zikretme.

tezkere: pusula, izin belgesi.

tezkir: hatırlatma.

tezkire: hatırlatma yazısı, not.

tezkiye: temize çıkarma.

tezlil: zillete düşürme, aşağılama.

teznib: ek, ilave.

tezvic: evlendirme.

tezvir: söze yalan karıştırma.

tezvirât: söze yalan karıştırmalar.

tezyid: arttırma.

tezyif: çürütme, küçük düşürme.

tezyifât: çürütmeler, küçük düşürmeler.

tezyifkârâne: küçük düşürürcesine.

tezyin: süsleme.

tezyinât: süsler, süslemeler.

tıbb: tıp, doktorluk.

tıfl: tıfıl, çocuk.

tılsım: gizli sır, şifre.

tımar: bakım, hizmet.

tıynet: huy, yaradılış.

tibyan: beyan etme, açıklama.

ticâret: alım satım işi.

ticâretgâh: alım satım yeri.

Tiflis: Gürcistanda bir şehir.

tilâvet: okuma.

tilka: yön, taraf.

tilmiz: öğrenci.

timsâl: sembol, model.

tîn: incir.

tinnîn: büyük yılan.

tinnîneyn: iki büyük yılan.

tip: örnek, nümune.

tiryak: tesirli ilaç, panzehir.

tiryaki: alışmış, tutkun.

tiryakmisal: tiryak gibi.

tisâ: dokuz.

töhmet: birine isnat edilen suç.

traj: baskı sayısı, tiraj.

tûbâ: güzellik, cennet ağacı.

tûfân: şiddetli yağmur, büyük su baskını.

tufeylâne: asalakça.

tufeylî: asalak.

tufûliyyet: çocukluk.

tuğra: padişaha has mühür, damga.

tuğyan: azgınlık, sapkınlık.

tuhfe: yeni şey, armağan.

tuhr: temizlik, paklık.

tûl: uzunluk, meridyen.

tûlâ: çok uzun.

tûliemel: bitmeyen istek.

tullâb: talebeler.

tulû: doğma, doğuş.

tulûât: doğuşlar, kalbe doğan mânâlar.

tuluk: deriden yapılmış su kabı.

tulumba: su basma aleti.

tûr: dağ.

turâb: toprak.

turâbî: toprakla ilgili.

turra: tuğra, padişah imzası.

turûk: tarikler, yollar, usuller.

tûti: papağan.

tuvâ: övülmüş.

tuvan: güç, kuvvet.

tuyûr: kuşlar.

tüflî: posa.

tünelvârî: tünel gibi.

türbe: mezar.

türbedâr: türbe bekleyen.


Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...