|   Muhammed Bâbâ  Semmâsi Muhammed Baba Semmasi  hazretleri, Hace Ali Ramiteni hazretlerinin yetiştirdiği büyük velilerdendir.  Kendilerine Silsile-i aliyye denilen büyük İslâm âlimlerinin on üçüncüsüdür.  Buhara'ya bağlı Semmas köyünde doğdu.  Tasavvuf ilmini büyük âlim Ali  Ramiteni hazretlerinden öğrendi. Onun derslerinde ve sohbetlerinde yetişip,  tasavvufta yüksek dereceye ulaştı. Hocası, kendisinden sonra yerine, Muhammed  Baba Semmasi'yi vekil bıraktı. Diğer talebelerine de, ona tâbi olmalarını  vasiyet etti. Hocasının vefâtından sonra onun  yerine geçen Muhammed Baba Semmasi, çok talebe yetiştirdi ve içlerinden bir  kısmını tasavvufta yüksek makamlara kavuşturdu. Bu talebelerinin başında,  kendisinden sonra yerine geçen ve ilim deryasında sedef olan Seyyid Emir Gilâl  hazretleri gelmektedir. Bir talebesi de, Behaeddin-i Buhari hazretleridir. Henüz  o doğmadan önce, hocası Muhammed Baba Semmasi onun doğduğu yerden geçerken; "Bu  yerden büyük bir zatın kokusu geliyor. “Pek yakında burası, Kasr-ı ârifân  [arifler sarayı] olur." buyurdu.  Bir gün yine oradan geçiyordu.  "Şimdi o güzel koku daha çok geliyor. Ümit ederim ki, o büyük zat dünyaya  gelmiştir." buyurdu. Böyle buyurduğu zaman, Behaeddin-i Buhari hazretleri doğalı  üç gün olmuştu. Dedesi, çocuğun göğsünün üzerine hediye koyup, Muhammed Baba  Semmasi'ye getirince; "Bu bizim oğlumuzdur. Biz bunu kabul eyledik." buyurup,  talebelerine de; "Kokusunu aldığım işte bu çocuktur. Zamanının rehberi ve bir  tanesi olacaktır." buyurdu. Sonra halifesi Emir Gilal hazretlerine, bu çocuğun  iyi yetiştirilmesini tembih etti. Behaeddin-i Buhari hazretleri  anlatır:  "Evlenmek istediğim zaman, dedem  beni Muhammed Baba Semmasi hazretlerine gönderdi. Ona gideceğim günün gecesi,  içimde gözyaşı ve duâ isteği kabardı. Onun mescidine gidip iki rekat namaz  kıldım ve Allahü teâlâya şöyle duâ ettim: "Ya rabbi, bana, belâlarına tahammül  için kuvvet ver!" Sabahleyin hocamın huzuruna  varınca; "Bir daha duâ ederken, "Ya rabbi, senin rızan nerede ise, bu kulunu  orada bulundur!" diye duâ et! Eğer Allah, dostuna belâ gönderirse, yine  inayeti ile o belâya sabır ve tahammülü de ihsan eder. Fakat, Allah'tan ne  geleceğini bilmeden, belâ ister gibi duâ etmek doğru değildir." buyurdu. Bir  gece önceki hâlimi keşfetmekteki kerametini anladım ve ona tam bağlandım."   Yetiştirdiği, tasavvufta yüksek  derecelere kavuşmalarına vesile olduğu yüzlerce veliden dördünü kendisine halife  seçmiştir. Bunlardan birincisi Hâce Sufi Suhâri, ikincisi kendi oğlu Hâce  Muhammed Semmasi, üçüncüsü Mevlâna Danişmend Ali, dördüncüsü ise Seyyid Emir  Gilal hazretleridir.  Behaeddin-i Buhari hazretleri anlatır: Hocam Muhammed Baba Semmasi ile yemek yiyorduk. Yemek  bitince, bana bir ekmek uzatıp; "Al, bunu sakla, belki lazım olur" buyurdu.  Yemek yediğimiz halde, bana bu ekmeği vermesinin hikmetini düşünmeye  başlamıştım. Ben düşünürken, "Faydasız düşüncelerden kalbi muhafaza etmek  gerekir” buyurdu. Sonra yolculuğa çıktık ve bir tanıdığımın evinde misafir  olduk. Misafir olduğumuz evin sahibinin sıkıntılı bir hâlde olduğu görülüyordu.  Hocam ona; niçin üzgün olduğunu sordu. O da; "Bir kâse sütüm var, fakat, sütün  yanında yemek için ekmeğim yok. Ona üzülüyorum" dedi. Hocam bana dönüp; "Acaba  bu ekmek ne olacak düşünüp duruyordun. Ekmeği sahibine ver." buyurdu.  | 
7/23/2010
Muhammed Bâbâ Semmâsi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder