6/24/2010

vesvese ve çaresi

VESVESE VE ÇARESİ

Suâl: Abdestte, namazda, temizlikte ve niyette vesvese ediyorum. Kurtuluş çâresi nedir?

Cevap: Vesvese, zararlı olan şüphe, kuruntu demektir. Hadîs-i şerîfte, (Vesvese şeytandandır. Abdest alırken, guslederken ve necâset temizlerken, şeytanın vesvesesinden sakınınız!) buyuruldu. (Tirmizî)

Vesvese etmek günâhtır. Vesvese eden imâmın arkasında namaz kılmak mekrûhtur. Vesvese, suyu isrâf etmeye sebep olur. İsrâf ise harâmdır. Vesvese, namazı geciktirmeye, c
emâ'ati, hattâ namaz vaktini kaçırmaya sebep olur. Vakti, ömrü zâyi etmeye sebep olur. Başkalarının elbisesinin, yemeğinin necis olmasından şüphe eder ki, müslümanlara sû-i zan harâmdır. Kendini ihtiyâtlı sanıp, kibirli olur.

Abdestin, tahâretin ve namazın şartlarını, sünnetlerini, mekrûhlarını bilmeyen, vesvese hastalığına yakalanır. Bunları bilip, yerine getirince, şüpheye düşmemeli, iyi ve tamam yaptığına inanmalıdır! Böyle inanmak ihtiyât olur. Şüpheye düşmek vesvese olur. Vesvese sâhibi, ruhsat ile amel etmelidir! Kalbi, kötü ahlâktan temizlemekte, kul haklarını gözetmekte ve harâmlardan sakınmakta, vesvese olmaz. Vera' ve takvâ olur. (Hadîka, Berîka)

Bilen Vesvese Etmez

Vesveseden kurtuluş çâresi, hangi mes'elede vesvese ediliyorsa dinimizin o konudaki hükmünü iyi bilmektir. İyi bilen vesvese etmez. Her müslüman, harâmlardan, şüpheli şeylerden, hattâ mubâhların fazlasından da kaçmalıdır! Buna azîmetle hareket etmek denir. Günâh olmıyan, câiz olan işleri yapmaya, ruhsatla hareket etmek denir. İhtiyâç olmadıkça, ruhsatla amel etmemelidir! Azîmetleri yâni güç gelen işleri yapamıyanın, ruhsâtla yâni kolay olan, izin verilen işi yapması, azîmeti yapmak gibi sevâb olur. İmâm-ı Rabbânî hazretleri, (Gerektiğinde en kolay fetvâya uymalıdır. Allahü teâlâ, insanlara güç gelen şeyleri değil, kolay olanların yapılmasını istiyor. Çünkü insan zayıf, dayanıksız yaratılmıştır.) buyuruyor.

İmâm-ı Şa'rânî hazretleri buyurdu ki: İhtiyâç hâlinde ruhsatla amel etmelidir! Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

(Allahın verdiği kolaylıklardan, ruhsatlardan istifâde edin!) [Buhârî]

(Ruhsatlardan istifâde etmiyen, Arafat dağı kadar günâh işlemiş olur.) [Taberânî]

(Allahü teâlâ, azîmetle hareket edilmesini sevdiği gibi, ruhsatla da amel edilmesini sever.) [Beyhekî]

(Bir zaman gelecek, insanlar temizlikte fazla titiz hareket edecek, [vesveseye düşerek] dinde haddi aşacaklardır.) [Ebû Dâvüd]

Şeytan namazı kıldırmak istemez. Namaz kılana da "Madem namaz kılıyorsun, güzel abdest al, doğru namaz kıl, kuru yer kalmasın, iyi yıka, namazın olmadı, yeni baştan kıl!" gibi vesveseler verip sıkıntıya sokar. İbâdetler mekrûh olmakla kalmaz, rûhî bunalıma yol açar.

Dinimiz, kolaylıklar, ruhsatlar dinidir. Meselâ, abdest aldığını bilip sonra bozulduğunda şüphe edenin abdesti var demektir. Abdest aldıktan sonra, kuru yer kalmıştır zannıyla yeniden abdest almak îcâb etmez. Tekrar abdest alması mekrûh olur. Abdest aldıktan sonra, iç çamışırında yaşlık görüp, idrâr mı, su mu diye şüphe eden, abdestten önce çamaşırına su serpmelidir! Sonra orada bir yaşlık gördüğü zaman "Bu benim serptiğim su" demelidir. Hattâ o yaşlık idrâr bile olsa, onun idrâr olduğu kesin olarak bilinmediği için yıkamak gerekmez.

Yaş ayakla necis yerde yürünse, yer kuru ise ayaklar necis olmaz. Elbisenin veya vücûdunun bir yerine necâset bulaşsa, burayı bulamayıp, zannettiği yeri yıkasa, necâseti temizlemiş kabûl edilir. Hattâ namazdan sonra necâsetli yer meydana çıksa, bir kavle göre kıldığı namazı iâde etmesi lâzım gelmez. Vesveseliler, bu hükümle amel edip vesveseden kurtulmaya çalışmalıdır.

Şüphe Etmemek Lâzım

Abdestten sonra, "Acaba başımı mesh ettim mi?" veya "Abdestim var mı?" diye şüphe etmek, namaz kıldıktan sonra "Elbisem temiz mi idi?" veya "İftitâh tekbîrini almış mıydım?" gibi şüpheler vâki olan kimse, yeniden abdest almaz, elbisesini yıkamaz, namazını iâde etmez.

İbâdetlerimizi eksik yapmakla, hâşâ Allahü teâlânın bir kaybı, fazla yapmakla da bir kazancı olmaz. Bunun için, dinin emrine uyularak noksan veya fazla yapılmış olsa mahzûru olmaz. Meselâ sabahın farzını kılarken (İki mi, bir mi kıldım?) diye şüphe eden, bir rek'at daha kılsa ve kıldığı üç rek'at olsa, namazı sahih olur. Fakat kasten üç kılsa namazı sahih olmaz. Bir kimse de dört kıldım zannıyla üç rek'at kılsa, kıldığı namaz sahîh olur. Cenâb-ı Hak, "Niçin yanlış zannettin?" demez. Gücümüzün yetmediği işleri bize emretmez. (Hadîka) [Yarın: Vesvese Çeşitleri]


Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...