6/23/2010

Tefsir Okumanın Zararları 7

TEFSÎR OKUMANIN ZARARLARI: 7

UYDURMA HADÎS MES'ELESİ

Hadîs uyduranlar olmuş ise de, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında aslâ uydurma hadîs yoktur. Çünkü onların her biri, (Âlimler, peygamberlerin vârisleridir.) ve (Âlimler, Allahın güvendiği kimselerdir.) gibi hadîs-i şerîfler ile övülen büyük insandır. Hadîs uydurmanın ve uydurma hadîsi nakletmenin vebâlinin büyüklüğünü bilirler. (Söylemediğim sözü hadîs diye bildiren Cehenneme gidecektir.) hadîs-i şerîfini nakleden o âlimler, kitaplarına nasıl olur da uydurma hadîs alabilirler?


Resûlullahın vârislerine olan i'timâdı sarsmak için böyle iftirâ ediyorlar. Bir müctehid, başka bir müctehide hatâ ettin demez. Çünkü Mecelle'de (İctihâd ictihâd'la nakzedilemez) buyuruluyor. (Madde 16)

Dört mezhebde birbirinden farklı hükümler vardır. Fakat hiçbiri, diğerini sapıklıkla, hatâ etmekle ithâm etmemiştir. Çünkü hadîs-i şerîflerde buyuruluyor ki:

(Âlimlerin farklı ictihâdları rahmettir.) [Beyhekî]

(Âlim ictihâdında hatâ ederse bir, isâbet ederse iki sevâb alır.) [Buhârî]

Hanefî ve Hanbelî'de gusülde ağzın içini yıkamak farz iken, Mâliki ve Şâfiî'de farz değildir. Bunun için mezhebin birine doğru, ötekine yanlış denemez. Her müctehidin bir hadîsten hüküm çıkarması farklıdır. Bir müctehidin sahîh dediği bir hadîse, başka bir müctehid mevdû' diyebilir.

Hadîs ilminde müctehid bir âlim, bir hadîse mevdû' derse, diğer müctehidler buna sahih diyebilir. Çünkü mevdû' diyen müctehid, bir hadîsin sahih olması için lüzûm gördüğü şartları taşımıyan bir hadîs için "Mezhebimin usûlünün kâidelerine göre mevdû' dur" der. Yâni bu sözün hadîs olduğu bence anlaşılamamıştır, der. Yoksa "Bu söz, Peygamber efendimizin sözü değildir" demek istemez. Aynı hadîs için başka bir müctehid sahihtir diyebilir. Sahih olduğunu söyliyen müctehid ötekine, "Peygamber efendimizin bu sözüne nasıl mevdû' dersin?" demediği gibi öteki de, "Bu uydurma söze sen nasıl hadîs diyebilirsin?" demez. Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki:

(Bu misâlleri ancak âlim olanlar anlar.) [Ankebût 43]

(Bilmiyorsanız âlimlerden sorun!) [Nahl 43]

(Bunun hükmünü peygambere ve ülül-emre [âlimlere] sorsalardı, öğrenirlerdi.) [Nisâ 83] [Âyet-i kerîmede geçen ülül-emr'in âlim demek olduğu tefsîrlerde yazılıdır. Peygamber efendimiz de (Ülül-emr, fıkıh âlimleridir) buyurdu. (Dârimî)]

(Allahtan en çok korkan ancak âlimlerdir.) [Fâtır 28] [Allahtan korkmak büyük mertebedir. Peygamber efendimiz (Allahtan en çok ben korkarım) buyurdu. (Buhârî)]

(Hiç bilenlerle bilmiyenler bir olur mu?) [Zümer 9]

Hadîs-i şerîflerde ise buyuruldu ki:

(Âlimlere tâbi' olun! Çünkü onlar, dünya ve âhıretin ışıklarıdır.) [Deylemî]

(Âlimler, kurtuluş yolunu gösteren birer rehber ve kılavuzdur.) [İ. Neccâr]

(Âlimler olmasaydı, insanlar helâk olurdu.) [İ. Mâverdî]

(Bilmediklerinizi sâlih [âlim]lerden sorup öğrenin!) [Taberânî]

Mezhebe Uymanın Lüzûmu

Allahü teâlâ ve Resûlü, âlimleri böyle överken, onların kitaplarında uydurma hadîs olduğunu söylemek ne kadar çirkin iftirâ olur.

Eğer herkes Kur'ân-ı kerîmden hüküm çıkarabilseydi, hadîs-i şerîflere, Eshâb-ı kirâma ve âlimlere ihtiyâç kalmazdı. Onun için Allahü teâlâ da, Peygamber efendimiz de âlimlere uymamızı emrediyor.

İki hadîs-i şerîfin birbirine zıt gibi olduğunu gören, mezhebinin hükmüne uyar. Zaten müctehid olmıyanın hadîs-i şerîfle amel etmesi, hüküm çıkarmaya kalkması câiz olmaz.

Her müslümanın dört hak mezhebden birine uyması lâzımdır. Uymıyanın mülhid olacağını İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mebde ve Meâd kitâbında bildiriyor.

Dört mezhebden birine uymıyan Ehl-i sünnetten ayrılır. Ehl-i sünnetten ayrılanın da sapık veya kâfir olacağı S. Ahmet Tahtavî hazretlerinin Dürr-ül-muhtâr hâşiyesinde yazılıdır. Abdülganî Nablüsî hazretleri de, (Bugün dört mezhebden başkasına uymak câiz değildir. Kur'ân-ı kerîmin ma'nâsını öğrenmek isteyen, Ehl-i sünnet âlimlerinin kelâm, fıkıh ve ahlâk kitaplarını okumalıdır!) buyuruyor. (Hadîka)


Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...