6/23/2010

mucize ve keramet haktır

Necdi bir genç, (Peygamberler mu'cize gösterir, evliyânın kerâmeti olur, kâfir sihir yapar demek şirktir, küfürdür. Böyle söylemekle bunlara yaratıcılık vasfı verilmiş olur) diyor.

Az da olsa, memleketimizde böyle sapık inançlı kimseler vardır. Gençlerin böyle sapıkların oyununa gelmemesi için necdî gence cevap verme lüzûmunu hissettim.

İnsanların bütün işleri, âdet-i ilâhiyye içinde meydana gelir. Allahü teâlâ, sevdiği insanlara, iyilik ikrâm olmak için, âdetini bozarak, sebepsiz şeyler yaratır. Bunlar peygamberlerden meydana gelirse (Mu'cize), evliyâdan meydana gelirse (Kerâmet), diğer mü'minlerden meydana gelirse (Firâset), fâsıklardan meydana gelirse (İstidrâc), kâfirlerden zuhur ederse (Sihir) denir.

Kur'ân-ı Kerîm ve Hârikalar

Her müslümanın Kur'ân-ı kerîme inanması şarttır. Bir âyetinden bile şüphe eden müslüman olamaz. Kur'ân-ı kerîmde birçok mu'cize ve kerâmet bildirilmiştir. Meselâ:

Hz. Dâvüd'ün elinde demir, hamur gibi yumuşardı. (Sebe 10)

Cinler, kuşlar ve rüzgâr Hz. Süleyman'ın emrinde idi. Erimiş bakır sel gibi aktı. (Sebe 12, Neml 17)

Dağlar ve kuşlar Hz. Dâvüd'e boyun eğdi. (Enbiyâ 79)

Hz. İbrâhim'i ateş yakmadı. (Enbiyâ 69)

Hz. İbrâhim'in kestiği dört kuş dirildi. (Bekara 260)

Hz. Yunus'u balık yuttuğu halde, zarar gelmeden kurtuldu. (Saffât 139-145)

Hz. Mûsâ'nın asâsı yılan olup, sihirbazların sihrini bozarak, gösterdikleri şeyleri yuttu (Tâhâ 69)

[Kâfirlerin sihir ile hârika şeyler yaptığı bu âyetten de anlaşılmaktadır.]

Hz. Îsâ beşikte iken konuştu. Elindeki çamurdan şekle üfleyince, canlı kuş oldu. Körleri iyi etti. Ölüleri diriltti. (Mâide 110, A. İmrân 49)

Hz.Hızırın hârikası, sepetteki pişmiş ölü balık canlandı. (Kehf 86) [Ba'zı âlimlere göre Hz.Hızır, nebî değil velîdir. Velî ise, gösterdiği hârikalar mu'cize değil kerâmettir.]

Ay ikiye ayrılınca, kâfirler, Resûlullah için (Bize sihir yaptı) dediler. (Kamer 1,2)

Resûlullah, Mescid-i Aksaya ve bilinmiyen yerlere bir anda gidip geldi. Mi'râc hâdisesi. (İsrâ 1)

Vezir, Belkıs'ın tahtını göz açıp kapayıncaya kadar Hz. Süleyman'a getirdi. (Neml 40) [Hz. Süleyman'ın veziri peygamber olmadığı halde, bu kerâmeti göstermiştir.] Peygamberlerin, elinde meydana gelen mu'cizelerin yaratıcısı da Allahü teâlâdır. (Hz. Îsâ, ölüleri diriltirdi.) demekle ona yaratıcılık vasfı verilmiş olmuyor. Yine Allah yaratıyor. Nitekim, Allahü teâlâ, peygamberlerine verdiği mu'cizeleri bildirdikten sonra (Bunları yapan biziz.) buyuruyor. (Enbiyâ 79)

Cin sûresinin son âyetlerinin tefsirinde (Allahü teâlâ ba'zı gâipleri, gizli sırları peygamberlerine bildirir, onların gâipten haber vermeleri mu'cizedir) buyuruluyor. (Medârik)

İslâm âlimleri de buyuruyor ki:

(Evliyânın kerâmeti, enbiyânın, mu'cizelerinin devamıdır. Bunun için bu ümmetin evliyâsından hâsıl olan kerâmetler de Peygamber efendimizin mu'cizesidir.) [Şevâhid-ün-nübüvve]

(Evliyâyı inkâr etmek, dinin bir hükmünü inkâr etmek gibi küfürdür. Evliyâ ve enbiyâ, ne kadar yüksek olursa olsun kuldur. Hârika, kerâmet hâsıl olmasında, kulların hiç te'sîri yoktur. Allahü teâlâ, evliyâsını ve peygamberlerini, başkalarından üstün tutmuş, onlara vermediği kerâmet ve mu'cize gibi hârikaları, ni'metleri bunlara ihsân etmiştir. (Hadîka)

İmâm-ı Gazâlî hazretleri (İnsanların kalblerinden geçenleri haber vermesi gibi evliyânın, kerâmeti sayılamıyacak kadar çoktur.) buyuruyor. (İhyâ)

Buraya kadar olan vesikalardan da anlaşılıyor ki, peygamberlerin mu'cizesi, evliyânın kerâmeti ve kâfirin de sihri [büyüsü] olur. (Falanca peygamber veya falanca velî, ölmüş tavuğu diriltti.) demekle, o nebî veya velîye yaratıcılık isnat edilmiş olmuyor. Ölen şeyin diriltilmesi, yine Allahın izniyle oluyor. Sağ veya ölü bir velînin yardım etmesi de, yine Allahın izni ile oluyor. Şu meşhûr menkıbeyi bilen çoktur.

Evliyâ Yardım Eder

Ebû Hasan-ı Harkanî hazretleri, sefere çıkan talebelerine, (Sıkışınca benden yardım isteyin) buyurur. Yolda talebelerini, eşkıyâ yakalar. Onlar, kurtulmaları için Allahü teâlâya duâ ederler; fakat kurtulamazlar. Bir talebe (Yâ Ebel Hasan, imdât!) der. O talebeyi eşkıyâ göremez. Diğerlerinin nesi varsa alırlar. Seferden dönünce hocalarına, (Biz Allahtan yardım istediğimiz hâlde soyulduk. Fakat şu arkadaşımız, sizden yardım isteyince kurtuldu. Bunun hikmeti nedir?) derler. O da, (Allahü teâlâ günâhkâr kimselerin duâsını kabûl etmez. Arkadaşınız, benden yardım isteyince, onun duâsını Allahü teâlâ bana duyurdu. Ben de, (Yâ Rabbî bu talebemi kurtar!) dedim. Allahü teâlâ da kurtardı. Ben sadece vâsıta oldum, duâ ettim. Kurtaran Rabbimizdi.) diye cevap verdi. [T. Evliyâ]


Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...