Dünyalık için dinlerini verenlerin hali
Bütün insanlara önce lâzım olan şey, kendi anladığı veya sapık kimselerin anladığı gibi değil “Ehl-i sünnet” âlimlerinin kitaplarında bildirdikleri gibi, bir îman etmektir. Çünkü, Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın yolunu bildiren, Kur'an-ı kerimden murâd-ı ilâhîyi anlayan, hadis-i şeriflerden murâd-ı peygamberîyi çıkaran bu büyük âlimlerdir. Kıyâmette kurtuluş yolu, bunların gösterdiği yoldur. Allahü teâlânın Peygamberinin ve Onun Eshâbının yolunu kitaplara geçiren, değiştirilmekten ve bozulmaktan koruyan, “Ehl-i sünnet” âlimleridir.
Dört mezhepte ictihâd derecesine yükselmiş olan âlimlere ve bunların yetiştirmiş oldukları büyük âlimlere “Ehl-i sünnet” âlimleri denir. Ehl-i sünnetin reîsi ve kurucusu, İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe Nu'mân bin Sâbit,tir.
Evliyanın büyüklerinden olan Sehl bin Abdüllah Tüsterî diyor ki, “Eğer Mûsâ ve Îsâ aleyhimesselâmın ümmetlerinde, imam-ı a'zam Ebû Hanîfe gibi bir zat bulunsaydı, bunlar yahudiliğe ve hıristiyanlığa dönmezdi”.
Her bid'at sahibi, dört mezhebi bırakıp Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde mânaları açık olmayan îtikat bilgilerinde, yanlış tevil yaparak, yanlış mâna çıkardığı için, hak yoldan ayrılmıştır. Hâlbuki, Peygamberimiz buyurdu ki, “Kur'an-ı kerimden kendi aklı ile, kendi düşüncesi ve bilgisi ile mâna çıkaran kâfirdir”. Bunun için , namazdan, îmandan haberi olmıyanların, para kazanmak için, piyasaya sürdükleri, uydurma tefsîrlerinin, yaldızlı reklâmlarına aldanmamalı, bunları almamalı, okumamalıdır.
Dinlerini bu şekilde dünyaya satanlar hakkında, Bekara sûresinde meâli, “Câhiller, ahmaklar, dünyadaki zevk ve lezzetlere kavuşmak için, dinlerini, îmanlarını verdi. Âhıretlerini satıp, dünyayı, şehvetlerinin istediklerini aldılar. Kurtuluş yolunu bırakıp, helâke koştular. Bu alış verişlerinde birşey kazanmadılar. Bunlar, ticâret ve kazanç yolunu bilmedi. Çok ziyân etti” olan onaltıncı âyet-i kerimesi gönderildi.
Kur'an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden çıkarılan ilimler içinde, kıymetli ve doğru olan, yalnız “Ehl-i sünnet” âlimlerinin anladıkları ve bildirdikleridir. Ehl-i sünnet âlimleri, bu ilimleri, Eshâb-ı kirâmdan öğrendi. Bunlar da, Resûlullahdan öğrendiler. Her mülhid, her bid'at sahibi ve her câhil, tuttuğu yolun, Kur'an-ı kerime ve hadis-i şeriflere uygun olduğunu sanır ve iddiâ eder. Bunun için Kur'an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden çıkarılan her mâna, makbûl ve mûteber değildir. Sadece Ehli sünnet alimlerinin bildirdikleri doğrudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder